19 Mayıs’ta neyi kutladık ?
Gençliği değil herhalde…
Görmüşsünüzdür SÖZCÜ’nün haberini :
Ülkemiz, OECD’ye üye 34 ülke içinde 15-29 yaş arasında yüzde 28.4’lük oranla işsiz ve eğitimsiz genç sayısında lider !
Her 3 gençten biri işsiz.
Dünya Sanayi Devrimi 4’ü konuşurken, eğitimde, iş hayatında dijital dönüşüm yepyeni bir çağ inşa ederken biz daha gençlerimizi eğitemiyoruz bile.
Geçtiğimiz salı Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu ve İş Geliştirme Lideri Cavit Yantaç ile bir yemek yedim.
Bulut teknolojileri, bilişimde ARGE çalışmaları, akıllı yazılımlar ve Türkiye’deki dijital girişimlerden konuştuk.
Microsoft bu alanlarda, en çok da bulut teknolojilerinde Türkiye’deki pazarın yarısını oluşturuyormuş.
Ama sadece servis sağlayıcı ve satış tarafı değil, onları asıl “yeni dünya düzeninde rekabet edebilecek nitelikli insan yetiştirme” meselesi ilgilendiriyor.
O insan kaynağı olmadan gelecekte Microsoft’un da benzer pek çok şirketin de bu coğrafyada anlamlı bir yeri olmayacak çünkü.
“Algoritmik Düşünce Eğitimi” diyorlar buna.
Yani; bir amaca yönelik çalışırken tüm etapları en verimli şekilde planlayarak ilerlemek ve her ihtimali göz önüne alarak sorun çözmek yeteneği…
Bizdeki yaygın durum ise “kervan yolda düzülür, hallederiz” yaklaşımı !
Bu yaklaşımla ve eşi dostu arayıp çocukları “işe koyma” gayretleriyle ancak buraya kadar geldik. Bundan sonrası muamma.
Dünya sıçramalar halinde ilerlerken biz inşaatçı, küçük esnaf bir ülke mi olacağız, yoksa yaratıcı beyinlerle yepyeni kapılar mı açacağız ?
Microsoft bu yaratıcı beyinleri bulmak ve eğitmek için kurduğu Açık Akademi’de markalarla işbirliği yaparak 200 bine yakın genç yetiştirmiş.
Yine benzer amaçla KODU, çocukların oyun oynayarak yazılım yapabileceği bir internet alanı. Şimdi de Mind Craft’la yeni bir eğitim girişimi içindeymiş Microsoft.
Beni en heyecanlandıran haberlerden biri şu oldu :
KAGİDER’le Teknolojinin Kadın Liderleri başlıklı bir yarışma oluşturmuşlar. Bu yarışmada müthiş kadınlar tanımışlar.
Biri mesela, çocuk felci geçirmiş bir akademisyen. Bu kadın engelli 1070 öğrenciyle yaptığı atölye çalışmasıyla o gençlerin hayatını değiştirmiş.
Bir de 17 yaşında Robert Kolejli bir genç kızı anlattılar, o da yaptığı bir yazılımla Stanford’a kabul edilmiş.
İsimleri vermediler, 31 Mayıs’ta bu şahane kadın liderlerin tümüyle tanışacağız.
Biliyorsunuz, Türkiye’de devlet de teknolojiyi yoğun olarak kullanıyor. Eğitimde “Fatih Projesi” bunlardan biriydi, ancak ne yazık ki herkese tablet dağıtmak başarılı olmadı.
Ülkenin en büyük bütçeli kurumlarından biri olan Diyanet İşleri Başkanlığı da bugüne kadar başka yollarla gönderdikleri “Cuma hutbelerini” Türkiye’deki tüm camilere aynı içerikle ve aynı anda göndermeye hazırlanıyor. Epostayla herhalde, bilemiyorum !
Bir yanda 17 yaşında yaptığı yazılımla dünyanın en değerli üniversitelerine giren gençlerimiz, diğer yanda epostayla gönderilmiş Cuma hutbelerini dinleyerek iş bulmak için dua eden gençlerimiz…
Bundan 10 yıl sonra sizce hangileri Türkiye’nin rekabetçi gücü olacak ? 19 Mayıs hepimize kutlu olsun.
Başımı omzuna yaslamaya…
Geçtiğimiz hafta çok başarılı bir iş kadınının, Türkiye çapında yüzlerce noktada hizmet veren Big Chefs lokantalarının sahibi Gamze Cizreli’nin evindeydik.
Son girişimi Doromco’nun açılışını kutlamak üzere.
Gamze, Ankara’daki lise yıllarımızdan beri tanıdığım biri, Arjantin Sokak’taki ilk işi “Cafemiz”i çok sevmiştik…
Sonra o “ilk gözağrısı” cafeyi, eski eşine bırakıp yeni bir sayfa açtı, hem iş hayatında, hem özel hayatında.
Bugün Türkiye’nin en değerli kadın girişimcilerinden, yaptığı her işte çok başarılı oldu.
* * *
Şimdi siz bu başarmış kadınları “zaten tuzu kuru, iyi okullarda okumuşlar, sonunda da başarmışlar” diye düşünebilirsiniz.
Hayır, öyle değil.
Her aile gibi Gamze Cizreli’nin ailesi de “lokantacılık mı yapacaksın ?” diye bir kaygı duymuşlar.
Gamze, yolunda yürümüş.
Kalbinin sesini dinlemiş.
Deliler gibi sevdiği işi sürekli pozitif enerjiyle yapmış.
Ama en önemlisi “eşek gibi çalışmış.” Hiçbir başarı gökten zembille inmiyor. Hele bu ülkede, hele kadınlar için…
* * *
Gamze Cizreli’nin evi son girişimi olan Doromco’yu kutlamak için gelen arkadaşlarıyla doluydu.
Hepsi, her şeyden önce onu çok sevdikleri için oradaydılar.
Ve çoğu kadınlardı.
Çünkü bu ülkede kadınlar, çoğunlukla erkeklere rağmen başarıyorlar.
Bazen onlara “yapma” diyen babalara, ağabeylere, bazen de onlar başardıkça kendilerini kötü hisseden “eşlere” rağmen…
Genellikle de yolun sonunda yalnız kalıyorlar !
Gamze, iki oğluyla mutlu bir kadın.
Yanında onunla birlikte yürüyen, böyle özel kutlama gecelerinde belinden tutup “işte bu benim muhteşem eşim, ona bayılıyorum” diyen bir adam yok.
Onun yerine onunla benzer engelleri aşan, en zor gecelerini ve korkularını, hatta gözyaşlarını paylaşan “kız kardeşleri” var.
* * *
Gamze Cizreli’nin en sevdiği şarkı benim de her dinlediğimde köpekler gibi ağladığım Sezen Aksu’nun “Kutlama”sı…
Bakın ne diyor şarkı :
“Başımı omzuna yaslamaya
Hayata yeniden başlamaya
Bağında, bahçende, pınarlarında
İçimi yıkamaya geliyorum”
* * *
Şimdi bu iş kadınlarını “oh parayı da bulmuş, gelsin yardımcılar, gitsin şoförler” sananlar var ya, o iş öyle değil arkadaşlar…
Bu kadınlar “herkese ve her şeye rağmen”, yalnız kalmak pahasına, evlatlarının “yeterince fedakar bir anne olmadın” suçlamalarına maruz kalmayı göze alarak başarıyorlar…
Çoğumuzun sabah kahvesini keyifle yudumladığı saatlerde eşek gibi çalışıyorlar, her başladıkları işte hiç bilmedikleri yeni bir dünyayı öğrenip, mücadele ediyorlar.
Ve hiç vazgeçmiyorlar.
Gamze Cizreli’nin Maslak’ta yeni açtığı Doromco lokantalarında da çok başarılı olacağına eminim.
Yolu hep açık olsun…
BAK KIZIM
Bir kadın, en çok “kendisini kandırdığında” mutsuz olur…
Yorumlar