8 Mart’a kaldı üç gün
Peki Türkiye’de kadınların durumu ne?
Türkiye nüfusunun yüzde 49.8’i kadın; 39 milyon 711 bin 221 kişi.
– Bu kadınların 2 milyon 191 bin 867’si okuma-yazma bilmiyor.
– 23 milyon 844 bin 994’ü sadece ilkokul mezunu.
– 2010-2015 yılları arasındaki beş yıllık dönemde bu ülkede 232 bin 313 kız çocuğu, ‘çocuk gelin’ oldu! Çoğu da hızla çocuk anne…
– Bu ülkede her 4 kadından biri fiziksel şiddete uğruyor.
– 2016 yılında 328 kadın, 2017’nin ocak ayında 29 kadın öldürüldü!
Şimdi bu rakamlara bakıp hâlâ “Kadınlar çiçektir”, yok efendim “Cennet ayaklarının altındadır…” filan diyorsanız…
Derhal yazının başına dönüp rakamları baştan sona tekrar okumanızı öneriyorum!
Radio Slow Time’da ‘Kadının Sesine Kulak Ver’
Saran Grubu radyolarından Radyo Slow Time’ın başında güçlü ve harika bir kadın genel yayın yönetmeni var: Berna Kaytaz.
Berna, 8 Mart’taki akşam kuşağını tamamen kadınlara ayırdı.
Medyadan ve müzikten tanıdığınız isimler olarak, o akşam playlistlerimizi kendi anonslarımızla kadınlar için çalacağız.
Ceylan Ertem, Elif Dağdeviren, Işın Karaca, Gonca Vuslateri, Sena Şener ve ben!
Bu kadınlarla aynı listede olmaktan ne kadar mutlu oldum, anlatamam…
Bu özel kuşak 19.00’da başlayacak. Hepimiz müthiş listeler hazırladık, kulağınız bizde olsun.
Kahvenin aşkla ne alakası var?
Geçen hafta Nestle Türkiye CEO’su Felix Allerman’ın davetlisi olarak Nescafe ekibiyle birlikte Meksika’da hayatımın ilk kahve hasadını izledim.
Kahvenin de bir meyve olduğunu böylece öğrenmiş oldum.
İki tür kahve bitkisi var: Arabica ve Robusta.
Arabica, daha sert içimli. Robusta ise aroması yüksek, daha yumuşak bir lezzet.
Bu iki bitki çoğu zaman aşılanıyormuş, hem farklı bir tat yakalamak hem de daha dayanıklı kahve fideleri elde etmek için.
Hiç bilmiyordum, dünyada toz kahvenin sayısız harmanı varmış. Ben sadece Gold ve Classic olarak ayrıldığını sanıyordum.
Hasat sırasında bir de barista eğitimi aldık.
Baristalar, tıpkı şarap konusunda ‘sommelier’lerde olduğu gibi ‘gelişmiş damak duyumlarıyla farklı kahve harmanlarını tadan’ uzmanlar.
Çünkü yine tıpkı şarapta olduğu gibi kahve ve kakaoda da aroma ve harman daha sofistike zevklerin kriteri haline geldi.
O kadar ki, en kaliteli çikolata ve kahve etiketlerinde artık ‘single origin’ yani ‘tek kaynak’ yazıyor.
Bu şu demek, kakao ya da kahve tek bir bölgeden ve aynı topraktan elde ediliyor.
İlk kez 2002 yılında ortaya atılan ‘3. Dalga Kahve Akımı’nın en belirgin özelliği de bu ‘hazcı’ yaklaşım.
Dünyanın en etkili gurme yazarlarından biri, Pulitzer ödüllü Jonathan Gold şöyle anlatıyor: “Granil kahveler ve kahve dükkanlarından sonra şu anda üçüncü kahve akımını yaşıyoruz. Bu dönemde çekirdeklerin ülkeler yerine hangi çiftliklerden geldiğini, kavurmanın kahveyi sadece kullanılabilir kılmak yerine, karakteristik özelliklerini ortaya çıkaran bir sanat olduğunu muazzam aromaları tecrübe ederek öğreniyoruz.”
Biz de Meksika’da işte o çiftlikleri gezdik. Ülkede 500 bin çiftçinin kahve işinde çalıştığını öğrendik.
Son olarak kahvenin aşkla bir ilgisi var mı?
Bütün ‘haz’ların aşkla bir ilgisi var!
Belki de o nedenle dünyanın en çok dinlenen ve ‘içinden kahve geçen’ şarkıları aslında bir aşk hikayesi anlatıyor.
Tıpkı Bob Dylan’ın ‘One More Cup of Coffee’ ya da Martin Zarzar’ın ‘Moliende Cafe’ şarkısı gibi…
Canım Kızım;
Mutlu olmayı seçmek, seni aşağı çeken her şeyin gitmesine izin vermek demektir… İzin ver.
Yorumlar