Neden bu ülkede herkes her türlü rezilliği bilir de kılını bile kıpırdatmaz?
Bir türlü içime sindiremiyorum.
Bu ülkede 9 yaşında bir kız çocuğu, 56 yaşındaki tacizcisi ile duruşma salonunda karşılaşacağı korkusuyla kalp krizinden öldü.
Olay Bornova’ da yaşandı, biliyorsunuz.
İlkokul öğrencisi Y.K. yeni taşındıkları sokakta, okul arkadaşıyla oynarken, arkadaşının dedesi “bebek alacağım” diyerek küçük kızı odasına çağırıyor.
Sonrası artık her gün okuduğunuz rezillik…
Y.K. yaşadıklarını annesine anlatınca, olay mahkemeye taşınıyor. Ve o zaman daha da korkunç bir gerçek ortaya çıkıyor!
Meğer bütün sokak 56 yaşındaki bu pisliğin ne mal olduğunu biliyormuş. Biliyormuş ama hiçbir şey yapmamış!
Neden?
Neden bu ülkede herkes her türlü rezilliği bilir de kılını bile kıpırdatmaz?
Siyasetçinin çaldığını bilir “çalıyor ama çalışıyor” der, sineye çeker…
O yaşlı adamın aslında iğrenç bir tacizci olduğunu bilir, kimseyi uyarmaz, şikayetçi olmaz…
Üst kattaki komşusunun her gece karısını dövdüğünü duyar, polise bir telefon bile açmaz, ihbarda bulunmaz…
Okul müdürünün zorla bağış aldığından, paraları cebe indirdiğinden haberdardır, hiç bilmiyormuş gibi yapar…
Çalıştığı şirketin sattığı ürünlerle milleti zehirlediğini bilir, sadece “Allah’a havale eder”…
Gazeteci olarak her yere girip çıkarken neler görür neler duyar, hiç duymamış gibi davranır…
Neden?
Neden bu toplum sürekli “ölü taklidi” yapar?
Allahaşkına neden?
Yiğidim Aslanım
Çok sevdiğim Zülfü Livaenli ile sohbetimiz hafta içi SÖZCÜ’de yayımlandı. Bu, o sayfalara sığmayan bölüm. Şarkıların hikayeleri.
Bakın Yiğidim Aslanım’ı ilk kim dinlemiş, Memleket Kokulu Yarim nasıl yazılmış ?
ÖG : Çok hüzünlü bir şarkı bu, Yiğidim Aslanım…
ZL : Paris’te oturduğum yıllar, Yol filminin müziğini yapmıştım, Türkiye’de gene darbe var. 12 Mart darbesinde kaç kere içeri girmiş çıkmışım, 80’de de aranıyorum ve Türkiye’ye gelemiyorum.
O günlerde de Ağca duruşması var, Roma’da, oraya giderken Uğur Mumcu uğradı Paris’e.
Bizim evde oturuyoruz, şarap içiyoruz, iki sandalye, iki adam, başka bir şey yok. Şarap bile yerde duruyor.
Uğur, Türkiye’yi anlattı önce, sonra dedi ki “sende ne var, yeni bir şeyler yaptın m?”
Uğur Mumcu’ya Yiğidim Aslanımı ilk kez böyle dinlettim. Bedri Rahmi Eyüboğlu Nazım Hikmet için yazmış bu şiiri, ilk dinleyen Uğur’dur.
Dinledi ve başladı ağlamaya. Bayağı, yaşla ağlıyor böyle. “Bu sadece Nazım Hikmet’e değil, bütün devrim şehitlerimize ağıt olmuş” dedi.
Ve 10 yıl sonra Ankara’da 200 bin kişi bu şarkıyı onun cenazesinde söyledik.
ÖG : Yine benim en sevdiğim şarkılarınızdan biri de; Memleket Kokulu Yarim.
ZL : Bu da aslında bir mübadele acısını anlatıyor ama, Ege’de acı böyle anlatılıyor.
Daha Doğu’ya kaydığınız zaman, Mezopotamya ve Ortadoğu acıyı ağlayarak anlatır, “vay bana neler oldu, ben neler çektim…” O da güzel bir şey ama o ağıttır.
Ege’ye geldiği zaman, “hayda bre” tonunda, “ah işte ah” gibi bir Ege tarzı vardır.
Ben onu çok severim aslında, hüzünleri de öyle anlatmayı severim.
O değil de…
– Darbeyi “Araştırmama” Komisyonu AKP’li üyelerinin oybirliği ile Şaban Dişli, Mehmet Partigöç ve TBMM’yi bombalayan subayların dinlenmemesine karar verdi.
İyi de neden?
– Hürriyet Gazetesi İsmet Berkan’ın yazılarına son verdi. Bunca yıl koruyup kolladıktan sonra, şimdi…
İyi de neden ?
– Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci açık açık “ben OHAL istemiyorum kardeşim!” dedi.
İyi de ne cesaretle?
BAK KIZIM
“Kimse geçmişe dönüp yeni bir başlangıç yapamaz. Ama herkes yeniden başlayıp yepyeni bir son yaratabilir…”
Yorumlar