Göklerden gelen bir HAYIR vardır
“Almanya işi” Evet oylarında minik bir kıpırdanma yarattıysa da, Hayır oyları açık ara önde gitmeye devam ediyor.
Bu telaş ondan.
Üstelik bir süredir AKP’nin kendi içinden de itiraz sesleri yükseliyor.
AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal Yeni Şafak’taki köşesinde ( evet, kendisi hem vekil hem köşeyazarı ) dün zehir zemberek bir yazı kaleme aldı.
Diyor ki; “FETÖ’yle mücadele edenler, Aliya’nın dediği gibi, ‘düşmanlarına mı benzediler’, yoksa hep mi böyleydiler ?”
Ağır laf. Anlayana…
* * *
Biliyorsunuz bu eleştirileri nedeniyle hakkında sayısız ithamda bulunulan Ünal, Twitter hesabını da kapatmıştı.
Sadece Aydın Ünal değil, partinin teşkilatlarında ve yerel yönetimlerinde pek çok AKP’li yüksek sesle ifade etmese de “gelinen noktadan” hem kaygılı hem de çok rahatsız.
O kadar ki Cumhurbaşkanı hakkında “kendi kurduğu partiyi bitirdi…” diye konuşan var. ( bu söylenenlerin en kibarı )
AKP’nin temsilcilerinin gördüğünü, seçmen görmüyor mu ?
Hem de nasıl görüyor…
* * *
Seçmen kendine soruyor “Arkadaş 14 yıldır bizim parti iktidarda, her istediklerini yaptılar, üstelik sandıktan Hayır da çıksa AKP iktidarı devam edecek. Peki bu değişiklik isteği neden ?”
Hah işte, zurnanın zırt dediği yer de tam burası !
Memleketin çok daha acil ve önemli konuları varken, seçmen yeni bir gerginlik istemiyor.
Bir sonraki seçime kadar böyle gitsin diyor.
Ve her hafta anket yaptıran AKP, durumu görüyor.
Şu aralar sadece AKP değil, MİT de sürekli anket yaptırıyor.
MİT, kendisine gelen anket sonuçlarının “manipülasyona uğradığını” düşündüğünden bir süre önce “farklı” anket şirketlerine de sipariş vermiş.
Kime giderseniz gidin… Anadolu halkının gözü açıldı.
Hayır kampanyasının sakin ve dikkatli dili, içten ve şefkatli havası insanları düşünmeye sevketti.
Göklerden gelen bir Hayır var !
Kimse bundan kaçamayacak.
Anneme sordum babana sor dedi !
Hayırlısıyla şu Nisan’ı bir atlatalım…
Sırada bekleyen çok önemli konularımız var.
Eğitim bana sorarsanız bunlardan en önemlisi.
Bu referandum fırtınası esmeye başlamadan önce Milli Eğitim Bakanlığı “yeni müfredat” çalışmasını açıklamış, öneriler için bu çalışmayı internet sitesinde kamuoyuna açmıştı.
Bakanlıktan yapılan son açıklamaya göre müfredat hakkında kendilerine 185 bin görüş ve yorum ulaşmış.
Bunların tümünü okudular mı bilmiyorum, ama en önemli iki rapor Eğitim Reformu Girişimi ve Türk Eğitim Derneği’nden gelmişti.
Din eğitiminin ilkokul birde başlamasının sakıncaları, bilim eğitiminin eksikleri, beceri odaklı olmayan ezberci yaklaşım… bunları tümü o iki raporda mevcut.
Eğitim önemli, çünkü bu haliyle 19 milyon çocuğa dünyayla rekabet edecekleri donanımları kazandırmaktan çok uzağız. Yetmedi, evdeki ebeveyn çocuktan bile geride…
Şu meşhur eğitimde PISA testini yapan OECD, kendi üyeleri kapsamında “yetişkin becerilerini” de ölçüyor.
Profesör Selçuk Şirin son kitabı “Bir Türkiye Hayali”nde bu verileri hatırlatıyor.
Sonuçlara göre Türkiye’de “karmaşık metinleri okuyup sentez yapabilen, yani ileri seviye okur-yazarlık becerisine sahip yetişkinlerin oranı yüzde 0,5 !! ( OECD ortalaması yüzde 10,6 ).
Aynı şekilde ileri seviyede sayısal beceriye sahip yetişkinlerin oranı bizde yüzde 1,5 !! ( OECD ortalaması yüzde 11,2. )
İleri teknoloji kullanma becerilerinde de durum farklı değil. İleri seviyede bilgi işlem becerisine sahip yetişkinlerin oranı bizde yüzde 0,9 iken OECD ortalaması yüzde 5,4.”
Bu ne demek biliyorsunuz değil mi ?
Türkiye’de evlerin yüzde 99’unda anne babalar çocuklarının fen, sosyal bilimler ya da teknoloji alanında en basit sorusunu bile yanıtlamaktan aciz demek…
Bu nedenle bizde okul, başka uygar ülkelerde olduğundan çok daha önemli, hayati.
Eğitimi halledemezsek, yeni çağın donanımlarını okullarımıza taşıyamazsak, sandıktan çıkan Hayır’ın hayrını biz de bizden sonraki nesil de göremeyecek…
Canım Kızım;
“Sevgili kızım, normal olmanın bir erdem olmadığını ne zaman fark edeceksin ? Tam tersine aslında bir cesaret eksikliğidir… “ Aşkın Büyüsü filminden.
Yorumlar