Sakın şablonların mahkumu olmayın

  • 29 Nisan, 2016
  • Yorum yapılmamış
  • Yazar: Özlem Gürses

Fotoğraflar: Hüseyin Serdar ÖNGEN

Ayşegül İldeniz, hem Intel şirketinin Dünya Başkan Yardımcısı bir Türk kadını, hem de tam bir özgür ruh… Tam bir dünya vatandaşı, gezegenin her köşesinde iş ortakları var, sadece şirketler değil, çocuklar için de ilham kaynağı… Sırt çantasıyla dünyanın uzak coğrafyalarını gezen, blog yazıları yazan İldeniz’le söyleşimizi en çok kadınlar okumalı…

Intel, dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri… Boğaziçi mezunu olan Ayşegül İldeniz, bu büyük şirketin Dünya Başkan Yardımcısı. İki yıldır yeni teknolojilerden sorumlu bölümün başında. Sırt çantasını takıp dünyanın dört bir köşesini gezip blog yazıları da yazıyor. Anlattıkları, kadınların nasıl da ‘kutunun dışında’ düşünmeleri gerektiğini gösteriyor, ilham veriyor. Bu bayıldığım kadını Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde yakaladım, lütfen en çok kadınlar okusun bu röportajı…

Çok çılgın bir tempo değil mi sizinkisi?
Ama benim hayatım hep öyle! Bölge Başkanı’yken de 60 küsur ülkeden sorumluydum, çılgınlar gibi seyahat ediyordum; Afrika’ya, Ortadoğu’ya, Avrupa’ya. Küresel bir işim var artık, her yerde iş ortaklarım var. İsviçre Basel kağıt fuarına da katılıyorum, New York Moda Haftası’na da, Milano Tasarım Haftası’na da…
Bir günde kaç karar alıyorsunuz?
Oo, çok fazla. Ama bütün üst düzey yöneticiler öyle… Günde çok ciddi 1-2 karar ama 10 tane de hiç durmadan küçük kararlar almak zorunda kalıyorum.
Şirketiniz şu anda hangi alanlara yatırım yapıyor, sizi ne heyecanlandırıyor?
Bütün gücümüzü çok küçük ve düşük güçlü, her yerdeki, her altyapıyla ve her radyo frekansıyla çalışabilecek çok ilginç çipler yapmaya harcıyoruz. İnsanlar bu çipleri kullanarak kolaylıkla akıllı ayakkabı yapabilsin, akıllı diş fırçası yapabilsin istiyoruz. Üstelik herkesin kullanabileceği kadar basit, kolay ve ucuz hale getirmeye çalışıyoruz.
Mesela?
Mesela geçen yıl Roma’da robot yapan çocukların fuarına katıldım. 7-8 yaşındaki çocuklar küçük örümcekler yapmışlar. Metruk binaların içine yolluyorlar onları, insan var mı, oradaki durumun fotoğrafını çekiyorlar. Sırf bu çocukların yaptığı şeyin uygulamalarını düşünebiliyor musunuz? Depremde ne kadar işe yarayabilir…

HAYATIM HEP BÖYLEYDİ

Hayatınız hangi noktada değişti?
Hep böyleydi benim hayatım… Oyunun kurallarını değiştirebildiğim yerlerde olmak istiyorum. Var olmuş düzenlerin içinde yer almak bana göre değil. Ben Intel’de önce bölgeyi kurdum, oturttum, dünyanın en hızlı büyüyen pazarı yaptık. Şimdi yeni teknolojilerin peşinde giyilebilir ürünleri var etmeye çalışıyoruz. Olmayan, yepyeni mücadele alanları beni heyecanlandırıyor. Onun için hayatım hep böyle bir koşturma halinde geçecek. Geçen ay hayatımda ilk defa yıllık iznimi kullandım! Patagonya’ya gittim, Atakamaçi Çölü’ne gittim. Muhteşemdi. Beş hafta!
Şirket ne oldu?
Yerime başkasını bıraktım, 17 yıl sonra hakkım yani; değil mi? Tek başıma seyahat ettim, sırt çantamla vurdum kendimi yollara. Biletlerimi, koltuğumu bile seçerek teknolojiyle aldım. Yine teknolojiyi kullanarak seçtim gideceğim şehri, tırmanacağım dağı.
Nasıl bir hisle döndünüz?
Muhteşem.
İşi özlediniz mi?
Hayır. Hayatımda hiçbir zaman işi özlemedim. Çalışma arkadaşlarımı özledim. Her zaman insanları özlüyor, işe insanlarla olmak için gidiyorum. Yoksa ürün, süreç, daha çok para filan ilgilendirmiyor beni… Keyifli, güzel insanlarla iyi zaman geçirip mutlu çalışmak… Entelektüel bir zenginlik için gidiyorum işe, bu devam ettiği sürece çalışmaya devam edeceğim.

GENÇ KIZLAR KENDİ AYAKLARININ ÜZERİNDE DURMALI

Kadınlar için büyük bir ilham kaynağısınız.
‘ABD’nin En Etkili 30 Türk Kadını’ndan biri olarak ödül aldım. Biz fevkalade bir eğitim sisteminde büyüdük ve erkeklerle, dünya vatandaşlarıyla eşit eğitim alabildik. Modern Türkiye’nin kadınları olarak yetiştik, o güvenle de harika şeyler yapan kadınlarımız var.
Şimdi önemli olan gençleri nasıl heyecanlandıracağız?
Genç kızlarımıza tavsiyem; sakın şablonların mahkumu olmasınlar. Öğrensinler. Kendilerini geliştirsin, entelektüel kapasitelerini arttırsınlar. Atlasınlar trene, dünyanın farklı yerlerini gezip hayat perspektifi edinsinler. Kendi ayakları üzerinde duran kadınlara ihtiyacımız var. “Önce başarılı, pırıl pırıl bir kadın olayım; sonra hayata dair kararlar alayım” diye düşünmeleri gerekiyor.

 

Kategoriler

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir