“Varlığım, Türk varlığına” değil, Türk Varlığı bana armağan olsun fonu !

  • 7 Şubat, 2017
  • Yorum yapılmamış
  • Yazar: Özlem Gürses

Son 24 saattir internet ortamında en çok aranan kelime “Varlık Fonu”.

Hepimiz merak ediyoruz, durup dururken bu fon neden kuruldu ?

Dünyada Varlık Fonları ülkelerin doğal kaynaklarından elde ettikleri artı geliri bir sonraki nesle aktarmak amaçlı kuruluyor.

Türkiye’nin Arap Yarımadası ya da Kafkas coğrafyasındaki gibi geniş bir petrol ya da doğalgaz kaynağı yok.

Üstelik, bir gelir fazlası da yok, cari açık, borç harç ancak kendi nüfusumuza bakabiliyoruz.

Peki nerden çıktı bu fon ?

*  *  *

İçinde kamu bankaları, 2 milyon metrekare kamu arazisi, imara kapalı bazı özel alanlar, Savunma Sanayii bütçesinden 3 milyarlık nakit kaynak, ÇAYKUR, THY, PTT, BOTAŞ, Türkiye Petrolleri gibi kuruluşları bulunduran ve şu an itibarıyla ülkenin en büyük kamu varlığı olan bu fon ne iş yapacak ?

Hepimizin aklındaki soruları şuraya bırakıyorum, bugüne kadar gazetecilere cevap verdikleri görülmedi ama, belki bir milletvekili soru önergesi verir de, biz de öğreniriz :

*En büyük kamu varlığı olan bu fonun Yönetim Kurulu hangi kriterlere göre seçildi ?

*Zaten kadrolu olarak çeşitli kurumlarda çalışan bu yönetici heyet bu fondan da maaş alacak mı ? Alacaksa ne kadar aldıklarını biz bilecek miyiz ?

*Bu fon, içinde bulundurduğu tüm varlıkları istediği fiyata, istediği kişi ya da gruba satabilir mi ?

*Bu fon satıştan ya da başka yöntemlerle elde ettiği gelir için bir vergi ödemek durumunda mı ?

*Mesela THY hepimizin kullandığı bir havayolu şirketi. Özelleşirse ne olacak ?

*İmara kapalı olan alanlar Çevre Bakanlığı’nın izni olmaksızın imara açılıp yabancı gruplara satılabilecek mi ?

*Ziraat Bankası ya da Vakıfbank satılırsa mudilere ne olacak ? Ziraat Bankası aynı zamanda milyonlarca kamu personelinin maaşını da ödeyen kurum, bu maaşlara ne olacak ?

*Bu fon elde ettiği kaynaklarla istediği her türlü yatırımı yapabilir mi ? Bunun için herhangi bir denetlemeye tabi olacak mı ?

*Ve son olarak Anayasal denetim mekanizmalarının dışında kalan bu fonun “sınırsız yetkilerle donanmış sorumsuz bir yapı” olmasına neden gerek duyuldu ?

Suriyeli mültecilere jet vatandaşlık servisi mi var ?

Bir süredir duyuyoruz; Suriyeli mülteciler tek tek aranıp “vatandaş olmak ister misiniz ?” diye soruluyormuş…

Önceki akşam kendisi de Suriyeli bir mülteci olup, buraya yerleşen ve hatta Türkiye’de iş kuran bir işkadını anlatmasaydı, “yok canım, daha neler !” derdim.

Ama anlattıkları çarpıcı !

Türkiye’de yaşayan mülteciler, özellikle de Gaziantep ve çevresinde aranıp vatandaş olmaya davet ediliyormuş.

Bu Suriyeli işkadını dostuma da telefon 2016 yılının Ekim ayında gelmiş.

O da “neden olmasın” diyerek görüşmeye gitmiş. “Belli bir envanter içinde, kriterleri dolduranları davet ediyorlar diye düşündüm” diyor, “ama gittiğimde çok farklı bir durumla karşılaştım”.

Vatandaşlık işlemleri için beklerken salon hınca hınc doluymuş ve yanında da bir Şeyh oturuyormuş. 31 çocuğu olan mülteci bir Şeyh.

Diyeceksiniz ki, “ne yapalım yani, bu insanları aldık, yarı yolda mı bırakalım…”

Bırakmayalım tabii. İnsan evine bir kedi alsa, onu aç bırakmamak için tatile çıkmıyor yeri geldiğinde, bu mağdur insanları da aldığımıza göre gereğini yapacağız…

Ama yapmadık.

Ne alırken yaptık, ne şimdi yapıyoruz.

Bir Göç Bakanlığı kurulmalı, Türkiye’nin tüm yapısını değiştiren bu yeni durum akıllıca yönetilmeliydi.

Olmadı, yapılmadı.

Peki tam da referandum öncesi bu uygulama nedir ? Kim açıyor bu telefonları ve kimlere davet gidiyor ?

Bu arada o Suriyeli işkadını arkadaşım Türk vatandaşlığını Ocak ayı başında aldı.

Acaba bugüne kadar kaç mülteciye vatandaşlık verildi ?

Bunları bilmek hepimizin hakkı değil mi ?

Bak Kızım,

Herşey “Hayır” demeyi öğrenmekle başlıyor. Cesaret de umut da özgürlük de….

Kategoriler

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir