Yüzde 49’a inat, yaşasın hayat!
Meğer ne değerliymiş değil mi ? Hem Cumhuriyet… hem laiklik. Parlamenter demokrasi. Bağımsız yargı. Özgür basın. Özgür kadınlar…
Bu toprakların nelerden vazgeçemeyeceğini herkes gördü umarım.
13 yıllık AKP iktidarı Türkiye’nin DNA’sını değiştirdi. Ve bir kez daha sandıktan AKP çıktı.
Güçlenerek.. Oylarını artırarak. Hem Türk hem Kürt milliyetçisi partilerden oy alarak.
Bir AKP seçmeni değilim, dolayısı ile biz, yani AKP’ye oy vermeyenler, kaybettik. Peki yenildik mi ?
Asla.
Zamanın ruhunu anlayamayan, dünyanın gerçeklerinden uzak, kendi iktidarına esir olmuş bir korkan adam bu 4 yıl ne yapacak göreceğiz.
Hırsının yarattığı o acıklı toplumsal enkaza bile bakamayacak, uzaktan onlara ancak el sallayacak kadar korkan bir adam.
Ama zaman cesurların, korkmayanların zamanı !
Hiç tanımadıkları insanlarla yanyana yürümekten ve bu uğurda ölmekten korkmayan kadınlar ve erkeklerin…
Gerçeği söylemekten ve yazmaktan korkmayan tüm gazetecilerin…
En zor zamanlarda barıştan söz edebilen siyasetçilerin…
İşsiz kalmaktan, kişisel dosyalarla tehdit edilmekten korkmayan sanatçıların…
Kabataş yalancılarına, “Camide içki içtiler” yalanlarına inat sadece gerçeği haykıranların…
Şehit cenazelerinde “bu çocukları kim öldürüyor!” diye sorabilen yürekli şehit yakınlarının…
Çevre katliamlarında polis ve jandarma şiddetine uğrayan teyzelerin, amcaların…
Her kadın cenazesinde tabutu omuzlarında taşıyan rengarenk kadınların…
Gün cesurların günü !
Aldırmayın siz o daha seçimin ertesi sabahı başlayan Başkanlık tartışmalarına… Gezi davasında mahkumiyet kararı alanlara… Tweet attı diye tutuklama isteyenlere…
Biz inandığımız değerlerle yaşamaya ve doğru bildiğimizi söyleyip yazmaya devam edeceğiz.
Yüzde 49’a inat, Yaşasın Hayat !
PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK ?
Seçimlerin ardından siyasetin gündemi hız kesmeden devam ediyor.. Buraya nasıl geldik sorusuna dair analiz okumaktan sizin de beyniniz şişmiştir mutlaka !
Aşağıda sadece bundan sonrasına dair tahminlerimi yazdım. En sade haliyle, buyurun. En çok ve en hızlı karışan HDP olacak. Başladı bile. MHP’de yeni Genel Başkan arayışları hız kazanacak. Hiç aklımıza bile gelmeyen isimler ortaya çıkabilir. CHP bildiğimiz gibi. Bir kurultay daha olacak ve bence yine Kılıçdaroğlu seçilecek. CHP’nin sorunu liderlik değil, hiçbir biçimde çalışmayan teşkilat yapısı çünkü. AKP de bildiğimiz gibi. Ben oy oranı psikolojiyi değiştirir, herkes bir sakinler sandım ama yanılmışım! En sert söylemler, en radikal uygulamalar başladı bile.
Yeni bir parti çıkmaz. Ne sağdan… ne soldan.
AL PACINO KOKUSU
Seçimden önceki haftayı New York’ta geçirdim.
Özgürce sokaklarda yürüyüp Türkiye’ye dair hiçbir haber okumamak çok iyi geldi. Ama en heyecan verici tarafı Broadway’de aşık olduğum bir yıldızı, Al Pacino’yu izlemekti.
David Mamet’in yazdığı China Doll – Çin Bebeği isimli oyun bir müzikal değil. İki kişilik bir oyun ve tüm hikaye aynı dekorda geçiyor.
Pulitzer ödüllü yazar Mamet oyunu Al Pacino için yazdığını söylüyor.
19 Ekim’de başlayan China Doll ilk 6 gösterimde 1.1 milyon dolarlık gişe yapmış ! Bir rekor.
Bugüne dek 12 kez Broadway’de sahne almış olan Al Pacino 4. kez Mamet’le
birarada. Birbirini çok iyi tanıyan bu ikili bu kez oyunu bir kadın yönetmene emanet etmişler, Pam Mackinnon.
Al Pacino oyunun “büyük para, lüks uçaklar, güzel bir kadın ve tüm diğer tutku objeleri” hakkında olduğunu söylüyor.
Yazar Mamet’in yorumu biraz daha cesur “oyun oral seksten bile daha
güzel..!”
Aynı yorumu ben Al Pacino ile oyun
çıkışı fotoğraf çektirdiğim an için yapabilirim.
Bir efsaneyi kulis kapısında bekleyip onunla aynı kareyi paylaşmak kesin olarak herhangi bir seksten daha güzel !
IQ, EQ, CQ, PQ
Korkmayın ! Bir Kimya ya da Fizik formülü değil bu !
Aslında çok daha karmaşık, çok daha çılgın bir şey. Zihnimizin nasıl çalıştığına, nasıl öğrendiğimize ya da iş yaptığımıza ilişkin sahip olduğumuz “zeka” ve “davranış” biçimlerini ölçen katsayılar.
IQ : Intelligent Quotient; Zeka Katsayısı. En yaygın bilineni. Özel bir testi var, hangi alanda ne kadar zekiyiz ? Bunu ölçüyor.
EQ : Emotional Quotient; Duygu Katsayısı. Anlaşıldı ki “zeki olmak” yetmiyor, duyguları da iyi tanımak, yaşamak ve yönetmek gerek. En çok da “ötekini” anlamak için !
Son yıllarda bu iki katsayıya gazeteci-yazar Thomas Friedmann tarafından iki yenisi eklendi. Benim en ilginç bulduklarım da onlar;
CQ : Curiosity Quotient; Merak Katsayısı ! Ne şahane değil mi ? Düşünün bakalım, en son neyi delicesine merak ettiniz ? O kadar ki; bilmek, öğrenmek, anlamak için çılgın bir çaba gösterdiniz ?
PQ : Passion Quotient; Tutku Katsayısı. Aklınıza hemen sevişmek gelmesin ! Tabii o da bir parçası. Ama asıl mesele her şeyi tutkuyla yapmak. Sormaya korkuyorum, en son neyi tutkuyla yaptınız ?
Yeni Yüzyıl Medeniyetinin Çocukları’nın en belirgin özellikleri bu dört hali aynı anda taşımaları; zekalarının ve duygularının farkında, meraklı ve tutkulu çocuklar.
Bizim eğitim sistemimiz bu çocukların çok gerisinde, zaten artık eğitim diye bir şey de kalmadı dünyada, “yaşam boyu öğrenme” var. Onun da formülü şöyle :
CQ + PQ > IQ
Merak + Tutku > Zeka
Bak kızım
Sana hep birilerinin “başardın” demelerini bekleyeceksin. Bekleme. O sensin.
Yorumlar