Hülya ile tanışın
Hülya Karaman, bir kanser hastası. Ama başlattığı kampanya tedavisiyle ilgili değil. Hülya hastalık nedeniyle işten atıldığını ve bunun pek çok başka hastanın da başına geldiğini anlatıyor.
Siz ne düşünüyorsunuz? Hülya mı haklı, yoksa “Verim alamıyorum” diyen işveren mi?
“Merhaba, ben Hülya;
2013 yılında meme kanserine yakalandım. Göğsümden ameliyat geçirdim, tedavi süresince iki küçük operasyon daha yapıldı. Kemoterapi ve radyoterapiye karar verildi.
Hastalığın verdiği türlü sıkıntılar, acılar yaşadım. Hastalığın ruhumda ve bedenimde açtığı yaraları sarmaya çalışırken işimden kovuldum. Beni ciddi depresyona sürükleyen bu olay, hayata olan bağlılığımı derinden etkiledi, üstelik tedavim daha bitmemişti bile…
Yıllarca para ve prestij kazandırdığım, ömrümün 10 verimli yılını verdiğim kişilerce iş akdime vicdansızca, haince, nankörce ve ahlaksızca son verildi.
Benzer bir olay, aynı hastanede tedavi görürken tanıştığım arkadaşımın da başına geldi. Bunun önüne geçebilmek adına bir şeyler yapmak istiyorum. Hiçbir sebeple, yıllarını işine adayan, ciddi bir hastalığa yakalanan hasta insanlar aynı dertlerle karşılaşmamalı.
Hâlâ sıkıntılar yaşıyor olmam beni buraya getirdi. Hukuki mücadelemi de sürdüreceğim. Lütfen siz de destek olun. İşime geri alınırsam bu durumun emsal olması, aynı şeyi başkalarının da yaşamaması için bu çok önemli.”
Mutluyum, Mutlusun, Mutlu
Bir tarafta her akşam yastığa başını koyarken ülkede olup biten için endişelenen, uykuları kaçan kadınlar ve erkekler…
Diğer tarafta TÜİK’in son açıkladığı rakamlara göre ‘mutlu’ olduğunu belirten yüzde 56.6.
Yaşam Memnuniyeti Araştırması verilerine göre Türkiye’de mutlu olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 56.6, gelecekten umutlu olanlar ise 74.4!
İnanmayacaksınız ama kadınlarda mutluluk oranı, 2014 yılında yüzde 60.4 iken 2015 yılında yüzde 60.2’ye düşmüş.
Üstelik eğitimli insanlarda mutluluk düzeyi daha fazlaymış. En mutlu olanlar yüzde 59.5 ile üniversite mezunları sonra sırasıyla; yüzde 58 ile ilköğretim veya ortaokul mezunları ve yüzde 57.8 ile bir okul bitirmeyenler var.
Allah aşkına, biri bana bunu açıklasın.
Ya ben başka bir Türkiye’de yaşıyorum ya bu ‘musmutlu’ arkadaşlar!
Birbirimize iyi gelelim!
ŞIK’ta bir duyuru yapmış, memlekette yaşanan korkunç gelişmeler konusundaki düşüncelerinizi, duygularınızı bize yazın demiştik. Var olun. Yüzlerce mesaj geldi. Sadece kadınlardan değil, erkeklerden de…
Aşkımız, vatanımız bayrağımız kutsallarımız
“Özlem Hanım, bence toplum olarak zevklerimize yorduğumuz beynimizi toplumsal olaylara yormuyoruz…
Ben de evliyim, bir kızım var, Zeynep.
İnanır mısınız, şehitlerimizi düşünmekten sıra çocuğuma gelemiyor. Sürekli geleceğimiz ne olacak diye düşünüyorum.
Bizler, en azından kelebeğin aşkı gibi üç günlük dünyamızda aşkımız için yanmasını öğreneceğiz.
Aşkımız, vatanımız, özgürlüğümüz, bayrağımız kutsallarımız…”
Özgür Bütün
Umudum yok demiştim değil mi Özlem?
“Özlem, ben de 69’luyum ve hemen hemen aynı süreçten geçtiğimiz de ortada.
İki gün önce berberdeydim, senin kuaförde konuştuğun konuyla aynıydı gündemimiz ama yok, biz ağlamadık, küfür ettik bolca.
Umudun var mı sorusunun cevabı: Yok.
O kadar büyük boyutta yediler ki ülkeyi…
Milleti dolandıran büyük iş adamlarımız ve sorgusuz sualsiz biat eden bir güruh içinde akıntıya kapıldık gidiyoruz işte.
‘Cehaletin yüceleştirildiği bir yerde akıllı olmak aptallıktır’ sürecinde Türkiye. 🙁
Kayseri’de intihar eden genç kız için tüm medya ayaklanırken, birkaç gün önce İstanbul’daki voleybol antrenörünün 18 yaşın çok çok altındaki kız öğrencilerini sürekli aynı otele götürüp cinsel ilişkiye girmesi pek ilgi çekemedi mesela.
Umudum yok demiştim değil mi Özlem?”
Kaya Gülaçtı
Kim kimi etkileyecek?
“Sizi candan tebrik ediyorum…
Bugünkü yazınızı tesadüfen okudum, yıllardır Sözcü gazetesi okuyorum ama ilavesini pek detaylı okumam. Daha önce okumadığıma üzüldüm…
Bu memleketin yüzde 50’si hükümetten memnun değil. Beni tek umutlandıran bu…
Bu memlekette pırıl pırıl yetişmiş bir grup genç var. Bir umudum da bu.
Ama bu memlekette gözünü açtığı günden beri (2002) kavgacı, dikte edici, hoşgörüsüz, yalancı, menfaatçi, maganda bir zihniyetle büyüyen gençler de var…
Bu iki kutup grup birbirine ‘değmeden’ nasıl bir arada mutlu yaşayacak?
Kim kimi etkileyecek? Kim kime örnek olacak?
Bu memlekette muhalefet yapacak, ‘beni’ temsil edebilecek bir oluşum yok. Bu da moral bozucu…”
Gülru Paksoy
Babaannem 68 yaşında üniversiteyi bitirdi
“Özlem Hanım merhabalar. Sözcü gazetesini yıllardır düzenli olarak alırım. Yazılarınızı da konunun ilgi çekiciliği boyutunda takip etmeye çalışırım. İtiraf etmeliyim ki hayatının baharındaki tecavüz mağduru Cansel’in intiharı üzerine bugünkü yazınız beni derinden etkiledi. Ben de 17 yaşında genç bir erkek ve 14 yaşında genç bir kız yetiştirmeye gayret eden bir anneyim.
Toplum içerisinde serseri mayın gibi dolaşan sapık insanlar içerisinde evlatlarımızı hem korumak, hem panik atak hastası olmadan yetiştirmek çok zor.
Benim umudum, babaannem Huriye Varol Kalkan. Evlenmek için liseyi terk eden ve 9 çocuk sahibi olan babaannem daha sonra hem liseyi hem de benimle aynı sene sınavlara girerek üniversiteyi bitirdi 68 yaşındayken. İşte umut budur benim için!” Özlem Etkin
Çocuklarım için korkmadan yaşamak istiyorum
“Ben 44 yaşındaki bir okuyucunuzum.
Nerden başlamalı ki?
Öncelikle dün evimize Başbakanlık’tan anket için gelen adamdan bahsedeyim. Konu güvenlikmiş, ben evde yoktum; soruları oğlum ve kızım yanıtlamış.
Keşke evde olsaydım; ‘Hangi güvenlik?’ diye ben sorardım endişelerimin tavan yaptığı bugünlerde. ‘Neyin güvenlik araştırması?’ derdim…
Özlem Hanım, korkuyorum, hele ki taciz, tecavüz ve maalesef ölen kadınlarımız, kızlarımız için çok üzgünüm. En son intihar eden Cansel, o benim kızım da olabilirdi. 🙁
Ben otobüste bomba saldırısında ölen Serap’ı da unutmadım, 17 yaşındaydı… :((
Ben adalet istiyorum, çocuklarım için korkmadan yaşamak istiyorum.
İyi ki yazdım, iyi ki Sözcü okuyorum, hepimiz Allah’a emanetiz bu ülkede.” Ülkü Karamut
Yorumlar