Mutlak Kötülük
Gece patlama haberi geldiğinde, sosyal medyada ekranıma ilk onun yüzü düştü, Berkay’ın…
Ailesi, yakınları, arkadaşları kocaman gülümsediği bir fotoğrafını koymuş “Berkay’dan haber alamıyoruz, gören duyan bize ulaşsın” mesajları yazıyorlardı.
Kahroldum.
İstedim ki bulunsun, istedim ki bu sıcacık gülüşlü, tertemiz çocuğa bir şey olmasın.
Öldü Berkay.
Sadece iki günlüğüne geldiği İstanbul’da, Stadın yanından geçerken havaya uçtu.
* * *
Sonra tek tek o gencecik polislerin yüzleri düştü ekranıma.
Sokakta, yerlerde, kan revan içinde gördüğümüz o kaskların sahipleri.
Her birinin hikayesi, hatıraları, sosyal medya fotoğrafları…
Her bir isim, bir başka şehre kayıtlı. Zonguldak, Kayseri, Niğde, Bursa, Adana, Konya, Gaziantep, Şanlıurfa, Çorum, Samsun, Isparta…. Bitmiyor ne isimler, ne şehirler.
Memleketin her köşesinde, evlerde büyük acılar…
* * *
Görkem Yazıcı’nın haberi geldi o ara.
Avusturya Lisesi mezunu, Koç Üniversitesi son sınıf öğrencisi Görkem. Geçen yıl babasını kaybetmiş, bu yıl kendi gitti…
Düşünebiliyor musunuz o annenin halini ?
Ve son olarak Selin’in güzeller güzeli yüzünü gördüm.
Selin Çelik, bankacı, minibüsle geçiyormuş o sırada oradan.
Gece boyunca kan arandı Selin için, narin bedeni dayanamadı…
* * *
Bunca acı ortasında ne olur bir ülkede ?
Herkes yasta buluşur, ortak bir vicdan ve akıl devreye girer ve bu korkunç şiddete bir çözüm aranır.
Öyle değil mi ?
Tüm siyasi partiler bir arada yan yana, şehitlerin acısını paylaşır, Meclis sadece bunu görüşür ve varsa bir güvenlik zaafı sorumlular hesap verir.
Hiçbiri olmadı, biliyorsunuz.
Kimse kimsenin acısını paylaşmıyor artık.
Herkesin “kendi ölüleri” var.
İnsanlar havaya uçuyor, paramparça bedenler…
O travmadan bile ekranlarda alel acele siyaset devşirmeye çalışanlar var.
Sosyal medyada herkes birbirine küfrediyor, bildiğin küfrediyor hem de, öyle bir akıl tutulması…
* * *
Bütün bu hakaret, kin, nefret ortamına yine de “acının, şokun etkisi” diyebilirdim.
Bu fotoğrafı ve altında yazılanları görmeseydim :
Şehitlerimizden birinin cenazesinde, şehidin oğlunun törene gelen Cumhurbaşkanıyla karşı karşıya durduğu bir kare bu.
Çocuğun bakışından “niyet okuyanlar” bu bakışın ve bu ailenin “araştırılmasını” ve gerekirse “tutuklanmasını” istiyor !
“Kimse bir Cumhurbaşkanına o şekilde bakamazmış !”
İşte bu, benim bu ülkeye dair tüm umudumun bittiği yerdir.
Bu kadar mı hırs kapladı yüreklerinizi ?
Bir çocuğun bakışlarından “siyasi mesaj” çıkartacak kadar mı vicdanınız tükendi ?
Bunları yazanların, paylaşanların babası havaya uçmuş o çocuğun gözlerine bakacak cesareti, haysiyeti var mı ?
Acımızı nasıl yaşayacağımızı da mı size soracağız artık ?
Nasıl bakacağımızı da mı siz söyleyeceksiniz ?
Terör korkunç, terör vahşi, terör şerefsiz.
Terörle mücadelenin yolları, yöntemleri var.
Peki ya bu “mutlak kötülük” ?
Biz asıl bununla nasıl mücadele edeceğiz, söyler misiniz ?
Bak Kızım;
“Hiçbir şeyin kalbini bulamıyorsun ki bıçağı saplayabilesin…” Ridley Scott, American Gangster.
Yorumlar