Bir ülkeye bundan daha büyük bir kötülük yapılabilir mi?
Ben en çok onlar için üzülüyorum…
Bu fotoğraftaki gençlerimiz için.
Biliyorum, siz de en çok bu pırıl pırıl çocuklar için endişe ediyorsunuz.
Şimdi iyice bakın bu fotoğrafa. Dakikalarca bakın lütfen.
Bu çocukların gözlerindeki endişeye, gerginliğe, şaşkınlığa bakın…
Bu fotoğraf Kocaeli Sosyal Bilimler Lisesi’nde çekildi, 4 gün önce.
Yıllardır gittikleri okullarının bir gecede imam hatip lisesi yapıldığını öğrenen gençler, sınıflarını bırakmadı.
Kendilerine okul adresi olarak aynı bina verilen imam hatip lisesi öğrencileri ise bu direnişi kırmak için karşı protesto yaptı.
Bu fotoğraf nedir biliyor musunuz?
Bu fotoğraf, Türkiye’nin gelecek yıllarını da kaybettik demektir.
14 yıldır memleketi kamp kamp bölüp, birbirinden nefret ettirmeyi başardınız, yetmedi.
Şimdi de bu gencecik kızları, delikanlıları hem de en temel hakları olan eğitim için karşı karşıya mı getiriyorsunuz?
Bu nasıl iş arkadaş?
Kimin kararı, kimin uygulaması bu?
Memleket zaten diken üstünde, herkes olmuş patlamaya hazır bir bomba, metrobüslerde insanlar şemsiyelerle birbirini dövüyor…
Hiç utanmıyor musunuz bu durumu yaratmış olmaktan?
Bir ülkenin çocuklarını, rezil siyasetiniz, hiçbir katma değer yaratamayan eğitim politikalarınız uğruna karşı karşıya getirmek, içlerine düşmanlık tohumları ekmek…
Günah be!
Haydi yolsuzluğu, talanı, kibri affettik diyelim…
Bu nasıl affedilir? Bir ülkeye bundan daha büyük bir kötülük yapılabilir mi?
Vatandaş Özlem olarak, ben bunu unutmam da affetmem de arkadaş!
“Anıtkabir’e park istemiyoruz”
Bu hafta bir de bu görüntü çok konuşuldu.
Anıtkabir’de görev yapan askerlerin de kullandığı “kantin”in hemen yanıbaşında bir plastik çocuk parkı düzeni kurulmuş.
Fotoğraf internete yansıyınca, sosyal medyada bir anda ilk sıraya yerleşti; “Anıtkabireparkistemiyo-ruz etiketi ile yüzlerce paylaşım yapıldı.
Doğrusu bana çok “fazla” geldi bu tepki.
Hatta, bu görüntüyü sevimli bile buldum.
Yıllar önce bir 10 Kasım’da 6 yaşındaki oğlum Saygı Duruşu sırasında yerinde duramayınca “anne, ben saygı zıplaması yapsam, Atatürk kızar mı sence ?” demişti…
Ben de “hayır oğlum, dilediğin biçimde anabilirsin Atatürk’ü” cevabını vermiştim.
Bugün de aynı şekilde düşünüyorum.
Ben, oğlum Atatürk’ten korksun istemiyorum, onu sevsin istiyorum.
Kim, hangi hesaplı niyetle koymuş olursa olsun o plastik parkı oraya, beni ilgilendirmiyor…
Bence çocuklar ve Mustafa Kemal, birbirlerine çok yakışıyor.
Haftanın Mırıldanması
Güven Eken, Doğa Derneği Kurucusu. Ben onu tanıdığımda İstanbul’da yaşıyordu. Sonra hepimiz gibi o da dayanamadı, tam bir Anadolu sevdalısı olduğu için Seferihisar’a göç etti, henüz kimse oraları keşfetmemişken.
Yıllardır orada yaşıyor, tarımla uğraşıyor. Genç bir bilge gibi…
Güven’in Facebook sayfasına koyduğu bir sohbet, memleketin haline dair çok etkiledi beni. Seferihisar’daki Orhanlı Köyü’
nden 86 yaşındaki Zeynep Ana diyormuş ki:
“Olanları işittim, memleket çok bozulmuş.
Eskiden ölenlere üzülürdük, şimdi doğanlara üzülüyoruz…”
BAK KIZIM
“Yavaş yavaş ölürler, aşkta bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler…” Pablo Neruda
Yorumlar