Bodrum’da yaşamak

  • 15 Temmuz, 2016
  • Yorum yapılmamış
  • Yazar: Özlem Gürses

37

Bundan yedi yıl önce, “Oğlum Uzay aile büyükleriyle yazlarını geçirsin” düşüncesiyle aldığım küçücük yazlık artık neredeyse yılın tüm zamanını geçirmek istediğim bir sığınağa dönüştü.
Özellikle bu yıl, “Ben buraya yerleşsem, işimi gücümü buradan yapsam” fikrini hayata geçirmeyi deniyorum.
Bayram zamanlarında Bodrum yarımadasını dolduran ‘parayı bulmuş, görgüyü es geçmiş yeni insanlarımız’ olmasa burası bildiğin cennet!
Ah bir de bu güzelim kıyıları da inşaatla doldurmasak…
Her yerde yeni oteller, siteler temel kazmış, fena bir inşaat faaliyeti başlamış.
Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, “Tümü benden önce verilmiş ruhsatlar” diyor. Kim verdiyse vermiş, Bodrum bu yıl her zamankinden daha fazla şantiyeye sahip!
Yahşi’de herkesin itirazına rağmen yükselen dokuz katlı ‘İslam Tanıtım Külliyesi ve Camii’, Bitez Aktur’un tepesinde nasıl olmuşsa tahsisten geçmiş yeni bir ‘villalar sitesi’, büyüklü küçüklü yeni oteller…
Böyle devam ederse tıpkı Marmaris, Alanya, Side gibi Bodrum’u da kaybederiz. Benden söylemesi…

38

Kültür sanat güncesine gelince…

Bodrum yarımadasının en şahane tarafı, hangi hayat tarzına kendinizi yakın hissediyorsanız ona uygun bir koyda takılma özgürlüğünüzün olması.
Bir sabah ‘beach insanı’ olarak uyanabilirsiniz, ertesi sabah ‘bohem bir çiçek çocuk’…
Her yaşam biçimi için bir seçenek var.
Bu yıl Bodrum’un kültür sanat çevresiyle daha yakından tanıştım. Hangi otelde lahmacun kaç para bilmiyorum ama birkaç sanat haberi verebilirim:

**********

Gümüşlük Klasik Müzik ve Caz Festivali’nin 13’üncüsü başladı. Nefis mekanlarda harika konserler dinliyoruz. Hele Gümüşlük sahilinde arkada günbatımı kurulan bir ‘Suda Caz’ sahnesi var ki, eşsiz… Norveçli trompetçi Nils Petter Molvaer’i Tanay Burcu Ural’ın çektiği yukarıdaki karede gördüğünüz gibi bir ortamda dinledik. Festival 11 Ağustos’a kadar devam ediyor…

**********

Ortakent’ten Yalıkavak’a inerken solda tam bir Ege köyü var: Yakaköy. Ve bu köyün girişinde bir kültür sanat vahası olan Dibeklihan. Cenap-Gülay Tezer çiftinin büyük emeklerle yarattığı bu ‘ıssız ada’da en son Ataol Behramoğlu’nu bir şiir dinletisinde izledik.
Haluk Dinçer’in gitarıyla eşlik ettiği gece, küçük bir grubun kapalı sohbetiyle sabah saatlerine kadar devam etti.
İlker Başbuğ’un şiir yazdığını o sohbette öğrendim. Nebil Özgentürk’ün Çetin Altan hatıralarını kahkahalarla dinledik.
Dünyaca ünlü piyanist Gülsin Onay’ın Anadolu şivesiyle anlattıkları hepimizi şaşırttı.
Hele Ataol Behramoğlu’nun cezaevi hatıraları yüreğimize dokundu. Bu olağanüstü gece için Dibeklihan’a teşekkürler…

**********

Özel bir teşekkür: Bodrum’da bulunduğum süre içinde röportajlarıma devam ediyorum. Bu görüşmeler sırasında fotoğraflarımızı çeken Bodrum Belediyesi’nden dostum Öner Karaçiçek’e çok teşekkürler...
Özel bir teşekkür: Bodrum’da bulunduğum süre içinde röportajlarıma devam ediyorum. Bu görüşmeler sırasında fotoğraflarımızı çeken Bodrum Belediyesi’nden dostum Öner Karaçiçek’e çok teşekkürler…

Yalıkavak’ta da çağdaş sanat, en çok da çağdaş resim tutkunu bir işadamı turizm yatırımcısıyla tanıştım. Arts Suites ve Arts Balık’ın sahibi Seyfi Kaya.
Seyfi Bey sessiz ama tutkulu bir koleksiyoner. Otelin yanındaki mekanı bir resim galerisine dönüştürmüş.
Arts Suites Galeri’de son olarak Bedri Baykam’ın ‘Resmin İçinde Yaşıyorum’ adlı sergisi açıldı.
Sadece galeri değil, otel her yıl uluslararası sanat atölyelerine de ev sahipliği yapıyor.
Bu yıl 20’ncisi düzenlenen bu buluşmalar, genç sanatçıların ustalarla bir araya gelmesini sağlıyor. Bir sonraki sanat atölyeleri buluşması ise 19 Eylül-2 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek. Her atölyenin sonunda bir de sergi açılıyor. Yalıkavak tarafındaysanız bir uğrayın derim…

Kategoriler

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir