1 saniye… Tüm hayat değişir 1 saniyede…

  • 24 Ocak, 2016
  • Yorum yapılmamış
  • Yazar: Özlem Gürses

Bir araba takla atar, içinden nasıl çıkacağınıza, çıkıp çıkamayacağınıza bağlı olarak hayat senaryonuz bambaşkadır artık. Bir telefon çalar, alacağınız haber bütün planları
altüst eder.
Bir hastanede sonuç beklersiniz, radyolojiden verilen raporu okuduğunuz an hayat değişir. Bir tebligat gelir eve, açtığınız anda hiçbir şey eskisi gibi değildir artık.
1 saniye…
O koca yaşam, hatıralar, yaptıklarınız, yapamadıklarınız, pişmanlıklarınız, günahlarınız, sevaplarınız, hayalleriniz, sırlarınız…
Hepsi 1 saniyede biter. Yeni bir sayfa başlar.
1 saniye.
Hele o bir saniyede gelen ölümse.
Mustafa Koç için sayfalarca yazılabilir, söylenebilir. Ben kendisini hiç tanımadım, hayatımda hiç görmedim, hiç konuşmadım, nasıl bir patrondu, nasıl bir eşti, nasıl bir babaydı, en ufak bir fikrim yok.
Ama Türkiye’nin en sarsıcı günlerinde, Gezi Olayları sırasında İstanbul’un göbeğinde korkunç anlar yaşanırken Divan Oteli’ni “Gezici”lere açmasını hiç unutmayacağım. O sırada Uğur Dündar, ben, Gökmen Ulu ve Turgut Erat, Mustafa Hoş’un kaptanlığında Artı 1 TV’de Ana Haber yapıyorduk.
Her şey canlı yayında gözümüzün önünde gerçekleşti.
Gökmen Divan Oteli’nin kapısında gaz yedi, polis içeri girip doktorları durdurmaya bile kalktı.
Gezi Parkı’nın Taksim ucundan, o vahşi müdahaleden kaçanlar parkı boylu boyunca koşup diğer kapıya ulaştıklarında Divan Oteli’nin kapısı hep sonuna kadar açıktı. Tüm o karanlık günlerde her seferinde gençler, işlerinden çıkıp parka desteğe gidenler, kadınlar, çocuklar cehennemden koşarak o kapıya ulaştılar.
O kapı açık olmasaydı neler olabilirdi…
1 saniye.
O kapıdan kendilerini can havliyle atanların hayatı da 1 saniyede değişirdi. Mustafa Koç’un 1 saniye içindeki vedası gibi…
Allah rahmet eylesin.

Gazeteciye “Soytarı” diyen zihniyet

Bu ülkede gazeteciler her gün hakarete uğruyor.
Son olarak TV’de yıllardır Doğan Şentürk’ün liderliğinde olağanüstü habercilik yapan FOX TV Anchorman’i Fatih Portakal hedef oldu. Fatih, Bahçeli’nin ameliyatından sonra Twitter’da bir soru yazdı “Sizce Devlet Bahçeli sağlık gerekçesiyle Genel Başkanlığı bırakır mı ?” Aman Allah’ım! Dünyanın bu en basit sorusu bir anda ortalığı ayağa kaldırdı. MHP Kurumsal Hesabından “FOX TV’nin Soytarısı Fatih Portakal Liderimizin sağlığı üzerinden anket yapacak kadar alçalmış, insanlığını yitirmiştir.” yazıldı. MHP’lilerin Fatih’e attığı daha da ağır hakaret mesajları cabası! Ne oluyor kardeşim? Ne soytarısı? Bir gazeteci bu sıradan soruyu bile soramaz mı bu memlekette? Anladık, Cumhurbaşkanı için yazılıp çizilen her lafa 4 yıl hapis istemiyle dava açıyorlar… Muhalefet de aynı ipin kuyruğuna mı takıldı? Ama anlıyorum… Nasıl oldu da aldığımız oyların önemli bir bölümünü iktidara kaptırdık, Genel Başkan Yardımcılarımızı bile Meclis’e sokmayı başaramadık, MHP’li bir Meclis Başkanı seçtiremedik, kurucu liderimizin oğlu nasıl oldu da bizi yolda bırakıp kabineye girdi gibi soruları soramayanlar, bu çok sade soruyu da “soytarılık” olarak göreceklerdir. Bir sonraki seçimde ortaya çıkacak hazin tabloya kadar.

İddianame nerede?

Soru demişken, benim de memleketin çok değerli hakimlerine, savcılarına çok basit bir sorum var:
Can Dündar ve Erdem Gül bugün itibarıyla 60 gündür tutuklu.
Ne oldu iddianame?
Haber yayınlanıp soruşturma başlayalı 7 ayı geçti.
Can ve Erdem Silivri’de iki ayı bitirdi. Ortada hâlâ ne açılmış bir dava var ne bir iddianame. Neden?

Davos’tan bir vicdan hareketi çıkar mı?

Bu yıl Davos’ta dünya liderleri robotik teknoloji ve yapay zekâyı “ekonomide vicdan hareketi” talepleriyle aynı anda konuştu.
Demek ki biri ilerliyor, öbürü yerinde sayıyor!
Dünyada 62 kişi dünya nüfusunun yarısının toplam gelirinden daha fazla servete sahip. En çarpıcı şekilde göstermek gerekirse; işte bu otobüsü bile doldurmayacak bir küçük azınlık, 8 milyar nüfuslu gezegende 4 milyar kişinin toplam bütçesinden daha fazla kazanıyor.

Çalışma ekonomileri, finans piyasaları, bankacılık sistemleri ve politika denilen rezillik topyekûn değişmeden nasıl çözülür bu iş, onu da bilmiyorum.
Davos’taki en çarpıcı verilerden biri de kadınlarla ilgiliydi, işte bu grafik gösteriyor ki 2015 yılında dünyada kadınlar ancak 2006 yılında erkeklerin kazandığı kadar kazanabiliyor.
Yani, kadınlarla erkekler arasında hâlâ ücret uçurumu var! Aynı işi aynı koşullarda yapan kadın hâlâ erkekten daha az para kazanıyor.
Niye biliyorsunuz değil mi? Çünkü dünyada hâlâ çalışanlara ne kadar ücret ödeneceğine karar verilen koltukların çoğunda erkekler oturuyor!

Hem kadın hem erkek !

New York’ta olduğum hafta kadın meselesine dair harika bir röportaj yaptım. Birleşmiş Milletler Kadını Güçlendirme Programı Direktörü Anna Falth ile konuştum. Yakında SÖZCÜ’de okuyacaksınız. Röportajdan sonra kahve içerken Anna ve ekibi internet sitelerinde revizyon yaptıklarını anlattı. En büyük tartışmalardan biri siteye girişte sordukları “Cinsiyetiniz ?” sorusu için çıkmış. Sadece kadın ve erkek seçeneği olan soruya hangi seçenekleri eklemeleri gerektiğine hâlâ karar verememişler! Dünya bu cinsiyet işinde en son “Gender Free“yi konuşuyordu, hem “cinsiyetler üstü” hem de “cinsiyeti olmayan” demek. Şimdi yeni bir kavram daha eklenmiş buna “Gender Fluid” yani “geçişkenli cinsiyet.” Seksüel eğilimle hiçbir alakası olmayan bu kelime “aynı anda hem kadınsı hem erkeksi kişilik özelliklerine sahip olmak, gün içinde birinden diğerine geçmek…” anlamında kullanılıyor. Psikoloji konusunda yapılmış bir araştırma da, tüm insanların yüzde 60 kendi cinslerinin duygusal özelliklerini, yüzde 40 da karşı cinsinkileri taşıdığını göstermiş.
Valla ben bayıldım bu “Gender Fluid”a ! En azından gün içinde 75 kere değişen ruh halime “manyak”tan çok daha havalı bir açıklamam var artık!

BAK KIZIM

Akıllı kadın kaybetmez. Tam zamanında vazgeçer!

 

Kategoriler

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir