2017’de de kadın konuşacağız
Bir iş seyahati için Londra’dayım, İngiliz başkenti yeni yıl coşkusuyla ışıl ışıl…
Her köşede göreceğiniz sokak müzisyenleri, cıvıl cıvıl vitrinler, kafeler, içinizi umutla dolduruyor.
Her geldiğimde dikkatimi çekiyor, Londra sokaklarında her zamankinden daha fazla türbanlı kız görüyorsunuz.
Son verilere göre İngiltere’deki Müslüman nüfus 3 milyonu geçmiş durumda…
The Times’in dün yayınladığı bir kamuoyu araştırmasında İngiltere’deki Müslümanlara şu soru sorulmuş: “Bazı açılardan ‘İslami olmayan’ İngiliz yaşam tarzıyla yüzde yüz uyum içinde olmayı istiyor musunuz ?”
Müslümanların yüzde 53’ü buna “Evet” yanıtını vermiş. Yüzde 37 “Tümüyle değilse de çoğuyla uyum sağlarım” demiş. Ve yüzde 6 “Tamamen İslami bir yaşam sürmek istediğini” söylemiş, hatta gerekirse ayrı ve kapalı olarak düzenlenmiş ‘kendi mahallerinde’.
Avrupa’nın uzunca bir zamandır konuştuğu konu bu. Özellikle ‘yaşam tarzı’ açısından Batı’dan çok farklı yaklaşımları olan Müslüman göçmenlerin uyum süreçleri için çalışıyorlar.
En büyük sıkıntı ‘kadın’ konusunda çıkıyor.
Çoğu Avrupa ülkesinde türbanla okula gitmek ya da çalışmak serbest… Ancak mesela burka ya da peçeyle çalışmak isteyen, yetmedi bir de eldiven takacağım diyen kadınlar ne olacak?
Türkiye’nin de en büyük sorunu bu değil mi? ‘Kadın’ meselesi. Çocuk gelinlerden kadın şiddetine, aile planlamasından türbana kadar kadına bakış açımız çok çağdışı değil mi?
Son olarak Sağlık Bakanı aile planlamasını uygun bulmadığını’ açıkladı mesela!
Ne yapacak yani bu kadınlar, bakamayacakları, kırık dökük yurtlarda yangınlara teslim edecekleri çocukları doğurmaya devam mı edecek? Hiçbir aile kaç çocuk istediğine karar veremeyecek mi? Gelen doğacak, sonra da sokağa mı salınacak?
Kadın meselesi, dünyanın meselesi…
Ve 2017 yılında en çok konuşacağımız konuların başında yine kadınların ‘özgürlük ve eşitlik’ mücadelesi olacak.
Portobello Oteli
Londra’da ünlü ‘Nothing Hill’ filminin çekildiği, filmle aynı isimdeki mahallede kalıyorum: Nothing Hill’de, Portobello Otel’de.
Sadece mahalle değil, otel de çok ünlü!
1971 yılında iki neoklasik evin birleştirilmesiyle kurulan otel, Londra’nın en ilginç butik otellerinden biri.
Sadece olağanüstü şık dekorasyonu değil sıra dışı konukları da iyi biliniyor.
Benim odam 6 numara. Bir zamanlar Mick Jagger’ın, Tina Turner’ın kaldığı oda. Tina Turner o kadar sevmiş ki bu mahalleyi, en sonunda otelin yanındaki evi satın almış.
Otelin dillere destan odası ise 16 numara.
Kate Moss ile Johnny Deep’in küvetinde şampanya banyosu yaptıkları oda yani!
Robbie Williams da aynı odada kalmış.
Alice Cooper ise dev boğa yılanı ile birlikte odayı ve meşhur küveti paylaşmış!
‘16 numara’ yuvarlak ve çevresi oval klasik aynalarla çevrili büyük yatağı ile tanınıyor.
Benim kaldığım 6 numara ise kıpkırmızı duvarları, kendi başına bir sanat eseri gibi duran neoklasik küveti ve Stanley Bahçeleri’ne açılan cam cephesi ile…
Bak Kızım;
Hayatını değiştirecek o kişiyi arıyorsan, aynaya bak!
Yorumlar