Karar mekanizmalarında kadın sayısı çoğalmalı
Bugün sizi yıllardır büyük bir hayranlıkla takip ettiğim bir kadınla, Suzan Bayazıt’la tanıştırmak istiyorum. Suzan, Boğaziçi Üniversitesi mezunu bir işkadını. Üç dil konuşan, yıllarca bankacılık ve finans sektöründe çalışmış biriyken, Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın kurucuları arasında yer alarak sivil toplum örgütleri dünyasına geçiş yaptı. Ferrasi’si zaten yoktu ama tüm marka çantalarını ve ayakkabılarını sattı!
Suzan Bayazıt son 15 yıldır sivil toplum için çalışıyor. Sadece gönüllü olarak değil, aynı zamanda yönetim kurullarında ve mütevelli heyetlerinde de yer alıyor. Dernek ve vakıfların sürdürülebilir bütçe yapması için modeller geliştiriyor, destekçi ve bağışçı programları öneriyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, bir de koşarak bağış toplayan bir organizasyon olan ‘Adım Adım’ın koşucusu. Suzan’la, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın (TEGV) Edirne’de açtığı eğitim biriminde buluştuk. Geçen yıl ‘Adım Adım’ koşucularının topladığı bağışlarla Edirne’deki eğitim biriminin bir yıllık işletme giderleri tamamlandı. Şimdi sıra Türkiye’nin en yüksek katılımlı maratonlarından biri olan ve Antalya’da gerçekleşecek ‘RunAnatolia’da.
6 Mart’ta koşulacak maraton ve daha pek çok konuyla ilgili bana e-posta yazıp sormak istediğiniz soru olursa [email protected] adresi aracılığıyla onları da seve seve yanıtlarım.
Gençler ve kadınlar daha fazla
– Kaç sivil toplum kuruluşu için çalışıyorsun?
‘Toplum Gönüllüleri Vakfı’ ve ‘Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı’nın mütevelli üyesiyim. ‘Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın yönetim kurulu üyesiyim. ‘Kara Kutu’nun, ‘Oy ve Ötesi’nin dernek üyesiyim. Üyesi olmasam bile, 10 kadar kuruluşun daha projelerinde çalışıyorum. Ya da küçük sivil toplum kuruluşlarına stratejik planlama, kaynak bulma, gönüllüleri harekete geçirme konularında seminer veriyorum.
– Sivil toplum kuruluşlarında en çok gençler ve kadınlar mı var?
Evet, gençler ve kadınların sayısı daha çok çünkü onlar Türkiye’de acil olarak değişmesi gereken iki durumun bizzat içindeler. Bu durumlardan ilki; kadın sorunu. Cinsiyet eşitliği konusundaki durumumuz malum. İkincisi ise gençlerin siyasete ve karar mekanizmalarına katılımı. Şu anda Meclis’te 35 yaşın altında bir ya da iki kişi var. Bu sayının Türkiye gibi genç bir ülkede çok daha fazla olması gerek.
– İnsanlar Türkiye’de gençlere galiba pek inanmıyor…
Bir şeyleri değiştirmek için devletin harekete geçmesini beklememeyi öğrendi gençler. Tam tersine, devlete bir model oluşturarak “Bakın böyle yapın” demeye başladılar. Bu açıdan günümüz gençleri müthiş!
– Gönüllü bulmak mı, toplumu ikna etmek mi yoksa bürokrasiyle uğraşmak mı daha zor?
İkna olmak için güven duymak çok önemli. Bu nedenle sivil toplum kuruluşlarının şeffaf olması, denetçilere açık olması, her konudaki raporunun internette yer alması lazım. ‘Adım Adım’ şeffaflığı da teşvik eden bir yapı. Bu platforma üye olmak isteyen dernek ve vakıflar bilançolarını açıklamak zorunda. Türkiye’de de sivil toplum kuruluşları şeffaflaştıkça ve başarılar görüldükçe güven sorunu da aşılıyor.
– Kişisel bağışçılar mı yoksa kurumsal bağışçılar mı sivil toplum kuruluşlarının yaşamasında daha hayati bir önem taşıyor?
Kişisel bağışlar bu çeşit derneklerin sürdürülebilir olmasını sağlıyor. Çünkü kişisel bağış yapan onu hayat boyu yapıyor. Sivil toplum kuruluşlarında süreklilik çok önemli.
İş dünyasındaki motivasyondan çok daha derin bir tatmin duygusu
– Sen esas olarak üç alanda çalışıyorsun; eğitim, kadın ve çocuk. Bu üç konuda en çok ne değişsin istiyorsun?
Kadının işgücüne katılımının artmasını istiyorum. Özellikle devlet görevlileri arasında, valiler, kaymakamlar, vekiller ve karar mekanizmalarında kadın sayısı çoğalmalı. Eğitimde modern teknoloji ve bilimin öne çıktığı, dünyadaki örnekleriyle yarışır halde olan bir noktaya ulaşmamız gerek.
– Nesini seviyorsun sivil toplumun?
Geçenlerde Toplum Gönüllüleri Vakfı için bir burs görüşmesindeydim ve başvuran kıza “Sosyal güvencen var mı?” diye sordum. “Yok” dedi. Babası inşaat işçisiymiş; bu kız Türkiye Okuma Birincisi. Bu kişilerin başarılarını izlemek beni çok etkiliyor. Bu tür olaylar, iş dünyasındaki motivasyondan çok daha derin bir tatmin duygusu yaratıyor. Eşim daha çok çalıştıkça ben de sivil toplumda daha fazla yer alıyorum! (Gülüşmeler…)
Yorumlar