Ben Baykal’ı affettim…
Dün, bütün gün, Meclis’teki Anayasa görüşmelerindeydi gözü kulağım.
Sayın Deniz Baykal’ın konuşmasını önce nefessiz, sonra ağlayarak izledim.
Doğrudur, Baykal geçmişte kendisine oy verenleri büyük hayal kırıklıklarına uğrattı, doğrudur, CHP’nin içinden yeni liderler çıkmasına engel oldu, doğrudur, partisini bir Türkiye partisi yapamadı, hatta baraj altına indirdi.
Ama kabul edelim, dün, Meclis’te tarihi nitelikte bir konuşma yaptı.
* * *
İnsan elinde olmadan düşünüyor “devlet adamlığı başka bir vasıf” diye…
Bu kuşak, yani bizim kuşak, devlet adamı kalibresinde liderler çıkartamadı.
Sadece bir “hırs”ın, daha çok tüketmenin, her şeyin daha fazlasını istemenin esiri olan siyasetçiler yetiştirdik. Elbette tümü değil, ama çoğu öyle.
Ülke olma bilinçleri; “kalkınma” dedikleri ne idüğü belirsiz bir kavramdan ibaret, sakil tipler.
Baykal, dün kürsüde konuşurken, itiraf ediyorum, gözyaşlarımı tutamadım.
* * *
Sadece yılların üzerimizde yarattığı tükenmişlik sendromuyla değil, bizim kuşağın çaresizliğine ağladım.
Türkiye avuçlarımızın arasından kayıp giderken, her şeye rağmen sımsıkı tutmaya çalışan sadece bizden önceki kuşak kaldı.
Onlar da veda ettiğinde, Erdoğanist bir nesille başbaşayız.
Ne yazık ki bizden sonraki Erdoğanist kuşak yakın Türkiye siyasi tarihi hakkında hiç birşey bilmiyor, daha kötüsü merak bile etmiyor.
* * *
Sayın Baykal konuşurken sosyal medya hesabımdan “ben Baykal’ı affettim, müthiş ve tarihi bir konuşma yaptı, ne de olsa devlet adamı başka, politikacı başka” yazdım…
Bir anda ortalık karıştı !
Meğer Baykal’ın ne çok “affetmeyeni” varmış…
Sayfama gelen yorumların tümü “o kadar kolay değil…” diyordu.
Değil zaten, biliyorum.
Ama hayat çok öğretici. Herkes için.
Tarihi bir fırsatta ya izin vereceğiz birileri kendini affettirsin, ya da bu yükle birbirimize veda edeceğiz.
Ben, kendi adıma, birinciyi seçiyorum.
Çünkü biliyorum ki ikincisiyle hayat ilerlemiyor.
Ve belki de “affedemediğimiz” için bugünlere kadar geldik….
Medyanın içler acısı halini anlatan fotoğraf
Tanımayanlar için, fotoğraftaki kişi CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker.
Kendisi Genel Cerrahi Uzmanı aslında, AB süreçlerinde de büyük deneyimi var.
Ama dün, Türkiye’deki medyanın rezilliğini gözler önüne seren bu fotoğrafla gündeme oturdu !
Kendisi IPAD, 3G cihazı, ve küçük bir HD kamera aracılığı ile tüm gün Meclis’ten canlı yayındaydı.
Çünkü Meclis TV yayını kesmişti.
Çünkü haber kanallarının tümü yine ölü taklidi yapıyordu.
Çünkü gazetelerin internet siteleri daha çok “İstanbul’da kar” haberleriyle doluydu.
Ali Şeker, dün yaptığı kesintisiz canlı yayınla şunları kanıtladı :
1.Memlekette gazetecilik filan bitmiş.
2.Devlet her biçimde kendi vekilini, kendi meclisini bile sansürlüyor.
3.Bağımsız gazetecilik herkese lazım, her bir vekil bunun farkında olmalı.
4.Internet olmasaydı ne yapardık biz ?
5.Pek yakında teknoloji bilen herkes bir bağımsız yayıncıya dönüşecek, işte o zaman yandınız ! ( kim yandı, onlar kendilerini bilirler… )
Bak Kızım;
“Sadece herkesin okuduğu kitapları okursan, sadece herkesin düşündüğünü düşünürsün…” Murakami
Yorumlar