Gördünüz değil mi bu fotoğrafı ?
Reuters’dan Ümit Bektaş’ın çektiği bu fotoğrafa hepimiz kahrolduk.
Bu fotoğraf sadece Ankara’da, Diyarbakır’da, İstanbul’da patlayan her bombada kaybettiğimiz canlara duyduğumuz derin acının değil, birlik ve beraberliğimizin de sembolü.
Uzunca bir süredir neşede ve tasada bir araya gelemeyen “mahalleler”, aylardır bitmeyen terör acılarında biraraya geldik.
Gözü yaşlı bu iki kadın, Ankara’daki saldırıda şehit olan Astsubay İbrahim Baran’ın iki akrabası : Mehtap Aslan ve Ayşe Delioğlan.
Mehtap ve Ayşe’nin bu fotoğrafına bakıyorum günlerdir.
Buradan, bu acılardan hâlâ bir çıkış olabilir mi diye düşünüyorum.
Olabilir.
Farklılıklarımızın değil, ortak değerlerimizin üzerinden yepyeni bir kardeşlik iklimi kurulabilir. Aklın ve sağduyunun hükümdarlığında, vicdanlarımızı ortaya koyarak yeni bir başlangıç yapılabilir.
Siyaset, bu ortak duyguyu yaratmakta başarılı olamıyor.
Meclis yorgun, bir kısır döngüden çıkamıyor.
Ama Türk toplumu, tüm bu kaosa, içeride ve dışarıda yaşanan karmaşaya rağmen halen sükunetle bekliyor.
Acısını da öfkesini de hayalkırıklığını da sessizce yaşayarak bekliyor.
Cumhuriyet’in devlet aklının geri
döneceği, barışın geleceği günü bekliyor.
İki AKP
Ankara’yı vuran terör katliamının olduğu gece sabaha kadar uyumadım.
Kucağımda bilgisayar, elimde telefon, karşımda bir kanaldan diğerine geçtiğim televizyon, tüm geceyi ne olduğunu anlamaya çalışmakla geçirdim.
Gecenin en ilginç yayını “hükümet yanlısı” olduğu bilinen TVNet’teydi. Başbakan Baş Danışmanı Seyfi Öğün, Başbakan Danışmanı Etyen Mahcupyan, Şehir Üniversitesi’nden Talha Köse ve Davutoğlu’nun Biyografisini yazan gazeteci Gürkan Zengin katliamı değerlendirdiler.
Bu dört isim de Başbakan Davutoğlu’na çok yakın. Kullandıkları dil, üslup ve bakış açısı da öyleydi.
Dördü de şunu söyledi : “Bu saldırı Türkiye’yi Ortadoğu’da bir kara harekatına çekmeye çalışan tarafların işi olmalı. Birileri, Türkiye’yi savaşa zorluyor. Ancak Suriye ve hatta Ortadoğu’da istikrar Türkiye’nin sahada barış inşası konusundaki katkıları ile olabilir.”
Davutoğlu “barış”tan yana, bunun da diplomasi ile mümkün olduğuna inanıyor. Benim bu yayından anladığım bu.
Ve bu karanlık gecede biraz olsun bana umut veren de bu yaklaşım oldu…
Levent Gültekin’i okuyor musunuz?
Okuyun lütfen.
AKP mahallesinden gelip “muhalif” mahalleye göç eden Levent, diken.com.tr internet sitesinde çok güçlü yazılar yazıyor.
Her fikrine katılmak zorunda değilsiniz, her yazar için geçerli bu şüphesiz, ama düşünce ufkunuzu açacağı kesin. Üstelik “öbür mahallede” ne olup bittiğini anlamak için de güvenilir bir kaynak.
Levent, Erdoğan’ın Başkanlık planında son perdeyi yazmış. Yazıdan en ilginç bölüm şu : “Erdoğan bundan sonra ne yapacak? Edindiğim izlenime göre ilk olarak farklı partilerden milletvekillerinin katılımıyla hazırlanan başkanlık sistemli anayasayı referanduma götürmeye çalışacak. Bu olmadığı taktirde de Davutoğlu’yla yolunu ayırıp, Binali Yıldırım ya da Numan Kurtulmuş liderliğinde bir erken seçime gidilecek.”
Kanserli hastaya “sigara içtin mi ?” faşizmi
Biliyorsunuz, SGK akciğer kanseri hastalarının eğer sigara içiyorlarsa kanser ilaçlarının karşılanmaması yönünde karar aldı.
Hayatım boyunca hiç sigara içmedim, çok da faydasını gördüm. İçen eşime dostuma da “bırakın bu meredi” diyorum.
Fakat bu nasıl bir karar, nasıl bir uygulamadır !?!
Bir insanın “iyileşme ihtimaline” bir devlet nasıl engel olabilir, olacak iş mi ?
Dilerim bu karar en kısa zamanda değişir, bir yanlıştan dönülür.
Müzikte yeni keşfim : Kalben
Ben onları Twitter’da keşfettim, hemen Spotify’da buldum.
Yepyeni bir kadın müzisyen, şahane sözler, harika besteler, değişik bir ses. Kadıköylüymüş.
Ekşisözlük’te sayfalarca yorum var hakkında, en kısa zamanda kendisini bulup bir röportaj yapacağım. O zamana kadar da 3 gün önce çıkmış olan albümü “Kalben”i dinliyorum sürekli.
Albümde en sevdiğim ilk üç: Taşikardi – Aramızda –Haydi Söyle
BAK KIZIM
Kimseyi idare etmek, alttan almak zorunda değilsin. Kimsenin kabalığına katlanmak
zorunda da değilsin. Ben bunu 40 yaşında öğrendim, sen o kadar geç kalma !
Yorumlar