‘Sanata en büyük zararı müzayedeciler veriyor!’

  • 16 Eylül, 2016
  • Yorum yapılmamış
  • Yazar: Özlem Gürses

Baykam, “Kültür Bakanlığı, bizimle uzaktan yakından ilgili değil. Ama umursamaz müzayedecilerin sanata verdiği zarar iktidarın verdiği zarardan bile çok daha büyük. Eserlerimize köle muamelesi yapıyorlar” dedi

Bir girdap gibi bizi içine alan bu korkunç gündem, tüm incelikleri de çekip alıyor hayatımızda. Hep şiddetten, ölmekten, öldürmekten, düşmanlardan konuşmak zorunda bırakıyor. Bodrum’da, bayram tatilinde yakaladığım Ressam Bedri Baykam’la, Yalıkavak ART Suite içinde açılan son sergisinde buluştum. Elimizden geldiğince sanat konuşmaya çalıştık ama…. Yine olmadı galiba!

ÜLKENİN GÜNDEMİ YOBAZLIK!

– Türkiye’de “çağdaşlığa” dair hiç konuşamaz olduk. Sanat da bunlardan biri. Niye bu ülkede sanat bu kadar zor?
Maalesef bu ülkenin gündemi 30 yıldır her türlü Ortaçağ sapıklığı, dincilik, ırkçılık, yobazlık, bölücülük! Çağdaş sanat üreten sanatçılar olarak, devlet kademesinde neredeyse hiçbir geçerliliği olmayan bir meslek yapıyoruz. Düşünün ki bir Kültür Bakanlığı var, ama bizlerle veya sorunlarımızla uzaktan yakından hiçbir alakası yok. Çağdaş yaşamdan, insan vücudundan, erotizmden, alkolden korkan ve başkalarına da bu konuları vebalı gibi anlatan bir anlayışı yaymaya çalışıyorlar.
– Türkiye’de sanat ortamı geriye mi gitti? Bir yandan da çok enteresan müzeler açılıyor, atölyeler, deneysel işler var…
Türkiye’de her şey geriye gitti… Sokağın genel görüntüsü, hukuk, eşitlik, adalet, siyasete duyulan güven, insanların birbirine olan sevgisi, saygısı, güveni her şey geri gitti. Evet diğer yandan da 15-20 sene önceye kıyasla çok daha fazla müze, galeri, sanat merkezi var ama maalesef birçoğu ürkek. İktidardan korkuyorlar, kimileri artık açılışta alkol vermekten çekiniyor. Holdinglere ait sanat merkezleri, baskı havasıyla otosansür uyguluyor.
– Çağdaş sanat olgusu dünyada nasıl değişiyor, evriliyor?
Eskiden sanat dünyasında genel eğilimler olurdu, onlar belki daha uzun sürelerde sanat dünyasına şekil verebilirdi. Dünya bugün küratörlerin ve müze müdürlerinin kendilerini sanatçılardan daha egemen ve önemli hale getirdiklerini sandıkları bir dönemi yaşıyor ama hiç kimse kendini boş yere aldatmasın! Dönemler akıp gittikten sonra geride sanatın kendisi kalır…

İÇİMİZDEKİ İRLANDALILARIN LİSTESİ ÇOK UZUN Ressam Bedri Baykam, Özlem Gürses’in sorularını yanıtladı. Baykam, “Türk çağdaş sanatını, daha ergenliğe ulaşamadan yok etmek istiyorlar. Biz sanatçılar açısından, ‘İçimizdeki İrlandalılar’ın listesi çok uzun!” dedi.
İÇİMİZDEKİ İRLANDALILARIN LİSTESİ ÇOK UZUN
Ressam Bedri Baykam, Özlem Gürses’in sorularını yanıtladı. Baykam, “Türk çağdaş sanatını, daha ergenliğe ulaşamadan yok etmek istiyorlar. Biz sanatçılar açısından, ‘İçimizdeki İrlandalılar’ın listesi çok uzun!” dedi.

OYUNCAK HALİNE GELDİLER

– Çağdaş sanat ekonomisinden söz etseniz biraz da… Büyük rakamlar var ortalıkta, Türkiye’de resmi kim izliyor?
Türkiye’de kendini balonla şişirme merakından mustarip bir tipoloji belirdi. Bir partiye yazılıp, ertesi gün “Ben genel başkan olmak istiyorum” diyenler gibi, bir gecede piyasaya girip “Ben milyon dolar ediyorum” diyen de görüldü. Medyanın şişirmelerine bakarsak, Türkiye’de sanki sanat işleri patlama yapıyor gibi! Gerçeğin ise bununla alakası yok! Türkiye’de koleksiyonerler son 3-4 yıldır bazı müzayede evlerinin oyuncağı haline gelmiş durumda! Bizde, daha ilk resimlerini yapan ressamları da spekülatif olarak müzayedeye koyuyorlar. Türk sanatçıları profesyonel düzeyde temsil eden ana derneğin, Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği ve Uluslararası Sanat Dernekleri Dünya Başkanı sıfatımla konuşuyorum. Bütün şikayetler doğrudan bize ulaşıyor. Bugün bu umursamaz müzayedecilerin sanatçılara verdiği zarar, bu iktidarın sanata verdiği zarardan bile çok daha büyük!

KOLEKSİYONERLER SUÇA ORTAK

– Ne gibi bir zarar?
Müzayedeciler sanatçıların kendi kararları olmadan, eserlerinin pazarda köle muamelesi görüp, onda bir fiyatına satılabileceği mantığı üzerinden hareket ediyorlar. Sanatçıların haklı itirazlarına rağmen bu eserleri alan koleksiyonerler de bu suça fark etmeden ortak oluyor. Türk çağdaş sanatı için çok tehlikeli bir başka olgu, bazı bahtsızların içine düştükleri “Türk çağdaş resmi alma, Batı çağdaş sanatı al, çok daha hızlı değerlenir, Türk resminden çık” gibi o utanılası kampanya. Bu düşüncesiz tavırlar, Türk çağdaş sanatını, daha ergenliğe ulaşamadan yok edecek bir çeşit vebadır. Biz sanatçılar açısından, “İçimizdeki İrlandalılar”ın listesi çok uzun!

7

Atatürk’ün sanatla ilgili sözlerini tekrarlayıp gereğini yapmıyorlar

– Memlekette hiç sanat olmasa ne değişirdi ?
Sanat olmazsa duvarlarınız boş kalacak, müzeler olmayacak, konserler olmayacak, televizyonlarda filmler, diziler olmayacak, şiir olmayacak, felsefe olmayacak, sanat kitapları olmayacak… Tanrı bize öyle günler yaşatmasın ama herhalde insanlar sanatın değerini böyle bir ağır faturayla anlardı… Ya da sanatın nasıl su gibi, ekmek gibi ihtiyaç olduğunu…
– Atatürkçülükle çağdaş sanatın ne alakası var?
Vallahi tam damarıma bastınız! İsterseniz bu yanıtı verirken yobazları, çağdaş insan düşmanlarını, spekülasyon peşinde koşan sanat tacirlerini bir köşeye bırakalım… Geçenlerde bir yazımın başlığı şuydu: “Türk insanı çağdaş sanata IŞİD kadar değer vermiyor.” Provokatif bir başlık olarak görünüyor değil mi? Halbuki maalesef tamamen doğru! Onlar sanatın değerini ve önemini bildikleri için nefret ediyorlar ve düşman olarak görüp bombalarla yok etmeye çalışıyorlar. Bizde ise insanlar sözde Atatürk’ün sanat konusundaki sözlerini her gün tekrarlayıp, gereğini hiçbir şekilde yapmazlar. Siyasi partiler, belediyeler, Anadolu’nun zengin büyük işadamları, Atatürkçüleri… Sorsanız hepsi çağdaş Türkiye’den ve sanattan yana ama 5 paraları sanata gidecek diye gece korkudan uyuyamıyorlar!
– Müslümanlar çağdaş sanatı sevemez mi?
Tabii ki sevebilir, tüketebilir, kafalarındaki şablonlardan bir kurtulabilseler.

FETÖ’den tutuklu polis müdürü hakkımda çete dosyası hazırladı

– Oğlunuz Suphi 18 yaşında. Kendi yaşam biçiminizle ona ne anlatmış olmak istiyorsunuz?
Oğlum çok yoğun ve günlük yaşamı da tarihle yüklü! Dedesinin Türk siyasetinin büyük bir yıldızı olduğunu ve onun adını taşıdığını üç yaşından beri biliyor. Ayrıca her çocuktan farklı olarak Türkiye’nin yaşadığı gerilimlere içinden tanık oldu. Yıllarca her an babasının tehdit altında yaşadığını bilerek büyüdü. Nitekim bildiğiniz gibi 2011’de bıçaklandım, saldırıya uğradığımı öğrendiği gün korkunç üzülmüş, hatta öldüğümü zannetmiş. Bunlara da hep hazırlıklı büyüdü. Atatürkçü olmanın şartlarını ve bedellerini anlattık. Bugün hapiste olan Ali Fuat Yılmazer’in hakkımda hazırladığı emniyet raporunu gördüğümde insan ırkı adına utandım! Ömrümde adını duymadığım mafya adamlarıyla beraber, sözde silahlı çete başlığıyla kurduğum örgütten ve ilişkilerden söz ediyordu! İnsanda biraz utanma, sıkılma olur, hayat karartıcı senaryolar yazarken…
– Suphi alıştı mı bütün bunlara?
Suphi, sert derili olarak yetiştirildi. Babasının, dedesinin neden bu Cumhuriyet’i her değerin üzerinde tutarak yaşadığını hazmederek öğrendi, içeriğiyle beraber. Geçen yıl kendi kararıyla CHP’de siyaset yapmaya başladı ve buna son derece önem veriyor. Onunla ve beraber görev yaptığı çalışma arkadaşları ile gurur duyuyorum. Onlar Türkiye’nin geleceği. Partileri yok sayıp yalnız eleştirerek bir yere varmak mümkün değil. Hamama girip terleyeceksin…
– Son olarak Türkiye’ye ait birkaç değerlendirme…
Türkiye maalesef yıllardır tekrarladığımız gibi karanlık bir tünelden geçiyor; kimi insanlar 15 yıl önce uyandı, kimileri 10 yıl, kimileri 5 yıl, kimileri ise hâlâ uyanamadı! Bugün Türkiye’nin CHP’den başka umudu yoktur. CHP varsa umut da vardır. Bugünkü CHP’yi eleştirebilirsiniz, kadro yapısını, mantığını ve kimi söylemlerini beğenmeyebilirsiniz. Yine de bu benim CHP’li olmamı ve bu partiye köklerinden dolayı güvenmemi değiştirmiyor !

Kategoriler

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir